Butun cocuklar gibi Francois ile Antoine de gezdikleri yerlerden birseyler almak istediler. Anne babalari bu konuda acayip otorite kurmuslar, hemen hicbir sey almadilar. Onlar dukkandan ciktiktan sonra biz gidip begendikleri seyleri gizli gizli aldik, verdik. Tamam kabul, biraz otorite kiricilik yaptik ama ne yapalim, kirk yilda bir goruyoruz. Herr D. Fransizca konusmadigi icin, bunlar da hic ama hic Ingilizce bilmedikleri icin iletisim benim tercumemle, cogunlukla da boyle durumlarda hep oldugu gibi tarzancayla saglandi. Herr. D. ozellikle Antoine onu “Godfather” diye cagirinca pek keyiflendi!
Herr D. de oyunuyla goz doldurdu, cocuklardan ovgu aldi. Baska konularda sorunsuz olan cocuklar, ne yazik ki yemek seciyorlar! Bu yuzden aksam yemegine pizaciya gittik. Spagetti ve lazanyalar keyifle mideye indirildi. Uzerine de birer dondurma yenildi.
Aksam yemeginden sonra golun etrafinda bir tur attik. Biz yorgunluktan olurken, cocuklar hala tepelere tirmanip yuvarlanmaktaydilar. Herr D. “energizer reklamindaki tavsanlar gibiler” yorumunu yapinca, haftasonunun geri kalaninda acaba nasil yapsak da bunlardan elektrik elde etsek diye dusunup durduk. Gece icin hemen yolun karsisindaki bu otelden onlara yer ayitmistik.
Yogun istek uzerine Antoine bizim evde, oturma odasinda yatti. Once acaba “Korkar mi? Annesini arar mi?” diye endise ettik ama eve gelince Herr D. ile biraz bilgisayar oynadilar, sonra da kafasini koydugu gibi uykuya daldi, sabaha kadar da deliksiz uyudu!
Sabah yine bizim evde bulustuk. Antoine’in gece oynadigi bilgisayar oyununu abisine gostermek istemesi kacinilmazdi. Ortaya boyle goruntuler cikti.
Tabi bilgisayari bulunca basindan kalkmak istemediler. Daha dun disarida oynamak icin yalvaran cocuklari neredeyse surukleyerek evden cikardik!:) Gol kenarinda gezinirken, tabi ki de ayaklarini gole sokmak istediler.
Kasla goz arasinda isler cigirindan cikti, en sonunda bizimkiler don gomlek yuzuyorlardi!Ne kadar “isterseniz eve gidelim, uzerinizi degistirsiniz, kuru kiyafetler giyersiniz” dediysem de dinlemediler, uzerlerine kiyafetlerini gecirip gezmeye devam ettiler.
Ilk gordukleri andan itibaren deniz bisikletlerine hayran oldular, binmek icin israr edip duruyorlardi. Antoine ilk once direksiyona gecmek icin israr ettiyse de karsiyi gormeye boyu yetmedigi icin direksiyonu bana ve Herr D.ye birakti. Yine de neredeyse tum yol boyunca o pedal cevirdi! Normalde evde gunde 1 saat bisiklete biniyormus, onun icin bana misin demedi. Eve donmeden once son duragimiz Japon bahcesiydi. Her su birikintisine yaptigimiz gibi buraya da ayaklarimizi sokmadan gecemedik: Uyarilara aldirmadan selaleye tirmanma ne yazik ki Antoine’in dizini feci sekilde carpmasiyla sonuclandi. Ama dondurma ve pastanin dindiremeyecegi hic bir aci olamaz. Biz de eve donup Antoine’a supriz yapip aldigimiz dogumgunu pastasini kestik, hediyesini verdik.
0 comments:
Post a Comment