Friday, July 06, 2007

3. Viyana Seferi

Gecen hafta epey bir ortadan kaybolmustuk. Gezimizin ilk etabi Aachen ve Stuttgart'i asagida anlattim. Simdi sira Viyana'da. Viyana'ya giderken cocuklar gibi sendik.Ne de olsa Kanuni'nin torunlari olarak kanimizda var. Ama bu kez kararliydik, Viyana'yi almadan donmek yok!
Viyana'ya Stuttgart havaalanindan uctuk.Ucus 1 saatten az suruyor. Zaten gec saatte olan ucagimiza bir de yarim saat kadar rotar eklenince, Viyana'ya varmamiz 11'i buldu. Hemen bir taksiye atlayip otelimize gittik. Taksi soforu, Viyana'da gorecegimiz Turklerin sadece ilkiydi. Burada bir parantez acayim. Daha once anlatmamis olabilirim ama Almanya'da gercekten cok Turk var. Buna alismistik da Avusturya'da bu kadar olacagini tahmin etmiyorduk. Ozellikle metroda, dukkanlarda, sokakta (ama asla muzelerde, sanat galerilerinde degil!) gordugumuz 5 kisiden biri Turktu! Dunya Turk olmus, gozumuz aydin!
Burasi otelimiz. Viyana'nin sehir merkezindeki oteller cok pahali. Bizim otel Viyana'nin gayet guzel isleyen metro sistemiyle sehir merkezine 10 dakika uzaklikta bir semtteydi. Otel ve ucusu internetten paket halinde aldik, uygun fiyatli bir tur oldu.Viyana'nin kendisine gelince, sehrin en islek, en turistik yerinde bile restoranlar, kafeler cok pahali degil (Tabi Almanya fiyatlariyla karsilastirilinca). Ama muze biletleri epeyce fiyatli ve gorulecek cok sey var. Sehrin kendisini anlatmaya nereden baslasam bilemiyorum. Ozetle cok ama cok guzel bir yer. Fotograflarda ne kadar guzel goruluyorsa, gercekte on kati guzellikte. Sehir merkezinin buyuk kismina araba girisi yok. Yuzlerce yillik binalarin arasinda salina salina yuruyorsunuz. Biraz bizim Beyoglu, Nisantasi'ni dusunun, o havada ve bir de ustune cok korunmus. Ayrica her kosede bir cesme, bir heykel. Binalar da kutu gibi yapilmis, ortalarinda sirin mi sirin avlular var. Sehir merkezinde imparatorluk sarayi Hofburg bulunuyor.
Burada saray odalarinin yaninda Avusturya Milli Kutuphanesi, onun cesitli kolleksiyonlari (muzik enstrumanlari muzesi, Efes muzesi, el yazmalari kolleksiyonu) ve Viyana'nin unlu binicilik okulu da var. Biz cok zamanimiz olmadigi icin sadece en keyifli gorunen kisimlari, sarayin Imparator ve Imparatoriceye ait dairelerini, gumus kolleksiyonunu, hazine dairesini ve kutuphaneyi (hepsini bir gunde degil tabi!) gezdik.Imparatorluk gumus kolleksiyonunda hanedan ailesinin sahip oldugu porselen, gumus ve altin kaplama yemek takimlarini sergiliyorlar.
Mesela resmi davetlerde kullanilan ve hem yiyeceklerin sunulmasi hem de masanin suslenmesi icin kullanilan bu masa servisi, gerektiginde 30 metreye kadar uzuyormus!! Hofburg 600 yil boyunca sadece imparatorlugun idari merkezi degil, ayni zamanda imparatorluk ailesinin evi de olmus. Bu odalari gezmek cok zevkli. Hemen hersey imparator Franz Joseph ve esi Elisabeth zamaninda oldugu gibi korunmus ya da duzenlenmis. Elisabeth, ya da bilinen adiyla Sisi, Avusturya'nin en cok taninan kralicesi.
Burada onun hayatina dair hemen hersey bir arada goruyorsunuz: eliyle yazdigi rejim listelerini, her gun spor yapmak icin kullandigi garip aletleri, sac fircalarini, tuvalet masasini, banyosunu, mobilyalarini, kiyafetlerini, tablolari, mucevherlerinin reproduksiyonlarini vs. Ne yazik ki iceride resim cekmek yasak, o yuzden internetten buldugum bir kac resim size fikir versin.

Annem Viyana'ya gitmeden siki siki tembih etti, oralarda bir vals yapmadan gelme dedi. Ben de gezdigimiz her balo salonunda insanlara aldirmadan bir iki tur dondum, hatta zaman zaman Herr D.yi de yanimda surukledim! Cok keyifliydi. Aslinda neden gelinligimi de valize atmadim diye biraz bozuldum. Butun bu gorkemin yaninda sanki bizim kiyafetler cok sunepe kaldi.:)

0 comments: