Friday, June 08, 2007

Frankfurt

Vize isleri icin Frankfurt'a gitmemiz gerekince, firsattan istifade sehri de gezelim dedik. Frankfurt Main nehrinin uzerine kurulmus bir sehir. Sadece Almanya'nin degil, dunyanin en onemli finans merkezlerinden biri.

Roemerberg meydani, eski sehrin kalbini olusturuyor. Hemen hemen butun Alman sehirleri gibi Frankfurt da ikinci dunya savasi sirasinda bombalaninca bu meydan sonradan restore edilmis. Sol koldaki tipik alman evleri, Nikolai kilisesi ve belediye binasi (Roemer) alanin dort kosesini olusturuyor.

16. yy'dan kalma bu cesmeden 1612 yilinda Kutsal Roma Imparatoru Mathias'in tac giymesi serefine su yerine saraplar akmis.

Roemer. Burada 16-18. yylar arasinda 16 tane Kutsal Roma imparatoru tac giymis.


Herr D.'nin arkasinda gorulen Kaiserdom, Imparatorluk Katedrali. Gokdelenler insa edilmeden once 300 metrelik kulesiyle sehrin en yuksek ve gorkemli yapisiymis. Hemen onunde yapilan arkeolojik kazilar Romalilardan kalma sehir kalintilari ortaya cikarmis:


Sosyete dilencisi! Kaiserdom'un onunde oturmus bu adam bir yandan kitap okuyor bir yandan da insanlarin ona para vermesini bekliyor. Herr D.'nin yorumu: "Adamin saatine bak, bir de oturmus dileniyor." Eger Herr D.'yi gercekten taniyorsaniz, bunun ne kadar komik oldugunu tahmin edebilirsiniz.

Roemerberg'den bir kac yuz metre guneye dogru yuruyunce kendinizi Main kiyisinda buluyorsunuz. Arkada gorunen Eiserner Steg'den sadece yayalar gecebiliyor. Bu kopru sehrin kuzey yakasini Sachsenhausen adindaki bolgeye bagliyor. Hem turistleri, hem de sehrin yerlilerini Sachsenhausen'e ceken iki sey yan yana siralanmis muzeler ve sehrin unlu elma sarabini (Apfelwein) tadabileceginiz uygun fiyatli, kalabalik, guzel yemekler sunan kafeler.

Guney kiyidan Kaiserdom ve Eiserner Steg'in gorunusu.

E madem bu elma sarabi bu kadar unlu, tatmadan olmazdi. Menude, orjinal, tatli ve eksi diye uc cesit vardi biz de tabi yigitlik edip asli neyse ondan istedik. Tadi mi? Elma sirkesinden hallice!



Opera binasi ve onundeki cesmeyle bu meydan Fressgasse diye bilinen bu caddeye baglaniyor. Sadece yayalara acik olan bu caddede sagli sollu yiyecek standlari kurulmus, sosisten saraba, corbadan kahveye herseyi yemek icmek mumkun.

Frankfurt dunyanin en onemli borsalarindan birine ev sahipligi yapiyor. Bu da Herr D.'nin borsaci pozu. ;-)

Frankfurt'ta bir de Ispanyol festivaline denk geldik. Burada da cesit cesit standlarda cok lezzetli gorunen Ispanyol yemekleri satiyorlardi. Ne yazik ki coktan yemek yemek yemis oldugmuz icin bunlari tadamadik. Ama churros yemeden gecemedik. Churros bizim tulumba tatlisina benziyor, ama surubu yok. Onun yerine uzerine seker serpiyorlar. Internetten buldugum bir resim:

Ayrica dayanamayip mideye indirdigimiz Sangria ve Mojitolarla da gunun icki toplamini da uce cikarmis oluyoruz!

Ikinci gun Frankfurt'un modern yuzunu kesfediyoruz. Bu gokdelenler yuzunden Frankfurt'a "Manhattan" ismini takmislar. :)


Frankfurt 2oo m. yukseklikten de gercekten etkileyici. (Asansorle 190 m'ye kadar cikiliyor, sonrada bir kati merdivenle tirmanmak gerekiyor! sizi kandiriyorum sanmayin:)) Frankfurt'u kusbakisi da gorup daha fazla gezilecek bir sey kalmadigini anlayinca ogleden sonra Heidelberg'e gitmeye karar veriyoruz. Tabi hakkini yemis olmayayim. Eger muzeleri gezmek, Zeil caddesinde cilginca alisveris etmek, tiyatroya, operaya gitmek istiyorsaniz, Frankfurt'ta daha bir kac gun gecirebilirsiniz. Ama "hava guzel, ben acik havada dolasmak, gezmek istiyorum" derseniz, o zaman 24 saat icinde Frankfurt'taki butun onemli yapilari ve semtleri gezebilirsiniz.

0 comments: