Monday, November 19, 2007

In Vino Veritas

Cumartesi gunu ogleden sonra buradan bir grupla birlikte Cville cevresindeki uc uzum bagini ziyaret edip, sarap tattik.
Mr. D de ben de daha once sarap tadimina gitmemistik. Saraptan da arada begendigimiz kirmizilardan denemek disinda cok anladigimiz soylenemez. Ama ben bir kac ay once gittigimiz kitap fuarindan sarapla ilgili temel bilgilerin anlatildigi su kitabi almistim:

O zamandan beri her aksam uc-bes sayfa okuyup ogrenmeye calisiyorum. Genellikle annelerden, anneannelerden ogrenilen orgu ormeyi bile New Haven'da oda arkadasim Andiracigimla birbirimizi gaza getirerek birlikte kitaptan ogrendigimiz dusunulecek olursa, sarap zanaatini da kitaptan ogrenmekte bir sakinca yoktur saniyorum. Yalniz pratik biraz eksik kaliyor. Onu da bu ziyarette 25ten fazla sarap tadarak kapattik.:)
Bu gittigimiz yerlerin hepsinin ortak ozeligi kucuk/orta capta baglari olmasi, saraplarini burada kendileri uretmeleri, yerel olarak pazarlamalari ve ayrica uretilen saraplarin hepsini burada tadip, arzu ettiklerinizi siseyle ya da kasayla (boyle daha ucuza geliyor) alabileceginiz bir salonlari olmasi.
Ilk duragimiz Veritas sarap eviydi:

Bu digerlerinden daha sik, sarap cesitlerinin daha fazla oldugu, ulusal yarismada odul kazanmis bir sarabi bulunan zarif bir mekandi.

Tadim soyle gerceklesiyor. Herkese birer sarap bardagi, birer de su bardagi veriyorlar. Sonra saraplari servis eden kisi sirayla her sarabi gosterip ozelliklerini kisaca anlattiktan sonra (ki bunlar elinize verdikleri bir brosurde de yaziyor, begendiklerinizin yanina sonradan almak uzere isaret koyabilesiniz diye kalem de veriyorlar) bardaklara minik bir miktar dolduruyor. Eger tamamini icmek istemiyorsaniz bir yudum alip gerisini yine ortada duran bir surahiye bosaltiyorsunuz. Arada da bir kac yudum suyla agzini calkaliyorsunuz ki saraplarin tadi karismasin. Bazen servis yapan kisi uyarip arada bardaginizi da calkalamayi oneriyor ki, bir once ictiginiz sarap bir sonra gelecek olanin mesela cok baskin sekerli tadini bozmasin. Burada tattigimiz saraplardan genelde memnun kaldik, bir Merlot'yu da daha sonra icmek uzere satin aldik.

Tura arkadaslarimiz Bilgehan'la Beken de gelmislerdi.Hem sohbet ettik, hem de kopuklu saraplari icerken bosa gitmesin diye birlikte kadeh kaldirdik. (Bu arada kucuk bir not: Sampanya diye bildigimiz kopuklu saraplarin asli Fransa'nin Champagne bolgesinde uretiliyor. Avrupa Birligi'nin marka koruma yasalari uyarinca bu bolgenin disinda uretilen saraplarin hicbirine kopuklu olsa da sampanya denilemiyor, onlarin adi kopuklu sarap.) Kanimizdaki alkol orani arttikca gunun daha eglenceli hale geldigini soylemeye gerek yok herhalde!:)
Bir sonraki duragimiz Afton Mountain Vineyards idi:

Burada daha rahat bir ortamda saraplari ayakta tattik. Saraplari ilk mekan kadar guzel olmasa da bizi saraplari muhafaza ettikleri mahzenleri gorebilecegimiz bir yerde agirlamalari, ikram ettikleri krakerleri ve sarap tattigimiz bardaklari hediye olarak vermeleriyle gonlumuzu kazandilar.

Son duragimiz Cardinal Point Winery idi.

Burada sarap yapimiyla ilgili kisa bir film seyretme imkani bulduk. Artik turumuzun sonuna yaklastigimiz, biraz da gec kaldigimiz icin son bir kac sarabi jet hiziyla arka arkaya servis ettiler, tadlarini pek ayirt edemedik. Ama buradan da sukran gunu yemeginde icmek icin toprak tonlarinda aromasi olan, genc bir kirmizi sarap aldik. (nasil ogrenmis miyim terimleri!?:))
Bu persembe Sukran Gunu. Gecen sene de soyledigim gibi hemen heryer kapali oldugu icin evde gecirilen bir tatil bu. Bundan istifade yine bir sukran yemegi hazirlayacagiz.

0 comments: