Friday, July 06, 2007

Birileri yediklerimizin fotograflarini koyup agzini sulandiriyoruz diye sikayet etmis ama ne yapayim babasinin kiziyim, ilginc bir sey gorunce yemeden duramiyorum, yiyince de anlatmadan gecemiyorum. Viyana'da ozellikle ogle yemeklerinde durup adam akilli birseyler yiyemedik, hep birseyler atistirarak gecistirdik. Hayvanat Bahcesi'nde de "Langos" diye bir sey tattik.Yagda kizartilmis buyukce bir pide. Uzerine tuz serpiyorlar, bir de isterseniz uzerine sarimsak suruyorlar! Ne kadar agir ama ne kadar lezzetli oldugunu soylememe gerek var mi?
Sonradan eve gelince arastirdim aslinda Macar spesiyalitesiymis.Onceleri evde ekmek gibi tas firinda pisirilirmis, sonradan evlerde ekmek pisirme adeti bitince langos da yagda kizartilmaya baslamis. Bence bunun asli bildigimiz pide yahu!:) Hazir yemekten soz acilmisken, Viyana'da cok bulunan bir yemek de yine Macar spesiyalitesi olan Gulasch.
Burada bir kere tattim, domates sosunda cok guzel pismis kusbasi et. Bazen icinde patates de oluyor, o zaman da tam bizim etli patates. (Evet babacim kulaklarini cinlattim yerken!) Eskiden Gulash'in aslinda "Kul asi"ndan gelme, Turklerden ozellikle Dogu Avrupa'ya gecen bir yemek oldugunu okumustum, acaba gercek mi? Bir bilen varsa beni de haberdar etsin.Bu kadar tarih ve doga yeter. Biraz da Viyana'nin sanat muzelerine bakmak lazim. Viyana yuzyilin basinda kendi Art Nouveau stilini yaratmis. Bu akimin en onemli temsilcisi de Gustav Klimt. Belvedere muzesinde Klimt'in en unlu tablosu "Der Kuss"u (Opucuk) gorduk.

Unlu resimlerin ticarilestirilmesine alistik ama bunu biraz abartmislar gibi geldi. Her turlu tabagi, canagi, bardagi, posteri, dolap susu, kutusu, kalemi, defteri bir yana, "Der Kuss" kravati, esarbi, hatta kagit mendili bile vardi. Burnunu "Der Kuss"a silince daha mi bir iyi oluyor acaba??Buna ragmen resmin kendisi yine de cok carpiciydi. Bir kere bu kadar buyuk oldugunu bilmiyordum ben, 2 metreye 2 metre civarinda muhtesem bir tablo. Klimt severler icin gorulmesi gereken baska bir yer de "Secession" binasi.




Viyana Art Nouveau akimi buradan cikmis. Icinde Klimt'in Beethoven'in 9. senfonisinden ilhamla yaptigi fresk sergileniyor.
Aksamki hedefimiz Prater lunaparki.
Bu donmedolap Orson Welles'in ikinci dunya savasi sonrasi Viyana'da gecen "The Third Man" (Ucuncu Adam) filmi sayesinde unlu olmus.

Prater'den Viyana goruntusu. Viyana'da verdigimiz paraya degmeyen tek attraksiyon bu oldu. Cok yuksege cikiyor ama kocaman vagonlarin icinde hissetmiyorsunuz bile, ustelik bir turda da indiriveriyorlar. Buna karsilik Lunapark'in karsi tarafindaki gariban donmedolabi cok daha keyifliydi.

Aslinda bu donmedolap hic abartisiz yuzlerce eglenceyle dolu ve simdiye kadar gordugum en buyuk (ve de en nezih) lunaparkta kocacigimi binmeye ikna edebildigim tek sey oldu! Yok yok, hakkini yemeyeyim, bir de bu kendi ekseninde hem de platformun uzerinde her iki yone de cilginca donen bu kompartmanlara bindi, ama o son oldu!:)
Bunun yerine bilgisayar oyunlarinda ve atis poligonunda vatani gorevini yaparken kazandigi hunerlerini sergiledi. :)

0 comments: