Monday, November 29, 2010

South Beach, Miami, Florida

Bir haftalik Sukran Gunu tatili sonrasinda tatil sirasinda gezdigimiz gordugumuz yerleri anlatmak uzere karsinizdayim.

Amerika’da Sukran Gunu vesilesiyle hemen herkesin iki gun, universitelerin cogunun ise bir hafta tatili var. Bize bu uzun tatil sirasinda sehir disina cikip guzel bir tatil yapmak ilk kez nasip oldu. Havalar burada iyice sogumaya basladigi icin, sicak bir yerlere gidelim, iligimiz kemigimiz isinsin, diye dusunerek Miami’ye dogru yola koyulduk.

Miami, Amerika’nin guneyinde, Florida’nin Atlantik okyanusu kiyisinda, palmiyeleri, plajlari, alisverisi, turizmi, gece klupleri, Miami Vice, Don Johnson ve onun beyaz takim elbisesiyle unlu bir sehir.

Biz Miami’de sadece bir gun kadar gecirmeyi planliyorduk. Danistigim tatil websitelerinden biri Miami’de bir gun kalacaksaniz, mutlaka South Beach’e gidin diyordu. Ben de bu yuzden otelimizi South Beach’te ayirttim. South Beach Miami’nin onunde uzanan adanin guney ucunu olusturan mahalle. 1980lerde Miami Vice dizisi buralarda cekilirken, South Beach gercekten cok fakir, uyusturucu ve fuhus dolu bir yermis. 80lerden bu gunlere gelismis, guzellesmis, turist dolu, zengin bir yer olmus.
South Beach’i gezmeye otelimizin oldugu yerden, Espanola Way’den basliyoruz.








South Beach’in en eski mahallelerinden biri olan Espanola Way, 1920lerde Akdeniz sehirlerinden esinlenerek insa edilmis. 20lerde Al Capone burada, bizim de kaldigimiz The Clay Hotel’de kumar oynamis. 30larda rumba Amerikan kulturune buradan girmis. Bugun sirin Italyan ve Ispanyol restoranlarinin sokaklara masa attigi, her saatte kalabalik, ama geceleri iyice islek, butikler ve sanat galerileri ile dolu bir sokak. Dogrusunu isterseniz gece biraz fazla bile gurultulu olabiliyor!:)

Ikinci duragimiz plaj.


Gun boyu hava genel olarak acik olmakla beraber, nedense tam biz plaja indigimiz anda fena halde kapatti. Resimlerde sanki arkada firtina varmis gibi gorunuyor, nitekim biz de bir ara firtina cikacak zannettik. Biz bu resimleri cekip yurumeye devam ettikten bir sure sonra hava acti. Sonradan anladik ki, Miami’nin havasi bu mevsimde boyle bir garip, acip acip kapatiyor. Hatta bazen ince ince 5 dakika falan yagip geciyor.



Plaj boyunca boyle uzun uzun yuruyup hem otelleri gorebiliyor, hem de okyanusu seyredebiliyorsunuz.










South Beach’in gorulmeye deger diger bir noktasi da Lincoln Road.

Burasi arac trafigine kapatilmis bir alisveris caddesi. Ayrica restoranlar sokaklara sandalye atmis, pazar aksamustu epey curcunali, kalabalik eglenceli bir bulusma mekaniydi. Bizim sansimiza bir de antika pazari kurulmustu.


Simdiye kadar gordugum antika pazarlari icinde cesidin en cok ve fiyatlarin en makul oldugu pazardi. Buyuk sehrin pazari da baska oluyormus demek!:)

Son duragimiz Espanola Way’in bir blok otesindeki Ocean Drive. Ocean Drive plaja paralel uzanan, Art Deco otellerin birbiri ardina korundugu sevimli bir sokak.


Sabah kahvaltimizi burada The Front Porch adindaki kafede ettik, tavsiye ederim. Ama Ocean Drive’in asil olayi aksamlari ortaya cikiyor. Otellerin altindaki barlar agzina kadar doluyor, butun sokak barlar sokagina donusuyor. Muzik, eglence girla gidiyor. Haa bir de saat kacta giderseniz gidin barlarda happy hour var. Size bir fiyatina iki tane satacak bir ickileri mutlaka bulunuyor.



Margaritalar Miami'de epey sert, haberiniz olsun! :)

Son olarak sizi muhtesem Miami goruntuleriyle basbasa birakiyorum:










Gezinin devami bir sonraki yaziya….

0 comments: